Prostat kanserleri erkeklerde en sık görülen kanserlerdir. Erkeklerde akciğer kanserlerinden sonra 2 nci sırada ölüme neden olan kanserdir. 50 yaşın altında çok nadirdir. Genellikle 70 yaşından sonra görülür ve yaş ilerledikçe sıklığı artar. Kanser prostatta geliştikten sonra çevre dokulara yayılabilir. Bir diğer yayılma yolu kan yoluyladır. Kanserli hücreler bu yol ile kısa zamanda Akcigere ve kemiklere yayılırKanser prostatta geliştikten sonra çevre dokulara yayılabilir. Bir diğer yayılma yolu kan yoluyladır. Kanserli hücreler bu yol ile kısa zamanda Akcigere ve kemiklere yayılır
Belirtiler:
Erken devrede belirti vermez. Belirtiler ancak idrar yolunu tıkadıktan sonra ortaya çıkar. İdrar şikayetleri vardır. Zor idrar yapma, sık idrara çıkma, gece idrara kalkma şikayetleri daima bulunur.
Prostat Kanserinde Tanı
Prostat Spesifik Antijeni (PSA) adlı tetkik ile prostat kanseri teşhisi konmaya çalışılır. Bu tetkik hem teşhis koyucu hemde tedavinin seyri hakında bilgi verir. PSA, prostat bezi hücreleri tarafından üretilen bir proteindir. Prostat kanserli olgularda kanda PSA düzeyi artabilir. Kan PSA düzeyi ne kadar yüksekse, kişinin prostat kanseri olma olasılığı da o denli yüksektir.
1992-2004 yılları arasında Johns Hopkins’de prostat ameliyatı geçirmiş 2.312 hasta üzerinde yapilan araştırmada; prostat ameliyatı öncesinde PSA düzeyleri ne kadar yüksekse, ameliyatla alınan dokuda daha yüksek düzeyde kanser ve kanser hücrelerinin prostat dışına yayılma olasılığının da daha yüksek olduğunu saptandı.
PSA yüksekliği değerli bir tanı metodu isede tek başına tanı koymada yetersiz kalabilir diğer tanı metodları ile koordine edilmelidir. Ayrıca PSA’nın zaman içindeki artış hızına bakmak da, tek bir değerden çok daha fazla bilgi verebilir.
Son günlerde prostat kanserinde yeni bir moleküler test geliştirildi. PCA3 ( Prostate Cancer Antigen Gene = Prostat Kanseri antijen geni )denilen bu test PSA gibi prostat dokusuna özel değil, prostat kanserine özel. Yani prostat kanseri tanısında daha kuvvetli veriler sunuyor. Test hastanın idrar örneğinde bakılıyor. Ancak test öncesi tuşe ile prostat masajı yapılması gerekiyor. Ayrıca PCA3 testi PSA + TRUS ile prostat volümü + Yaş ile beraber değerlendirildiğinde daha anlamlı olabiliyor. PCA3 moleküler test hem tanı koymada hemde gereksiz prostat biyopsilerini azaltmada etkili bir yöntem olarak gelecek vaad ediyor.
Ultrason : Hem prostat kanserini gösterme hemde yayılma derecesini anlamada önemli tetkiklerdir. Yandaki resimde makattan yapılan ultrasonda prostat kanseri ve kanserin prostat dışına yayılımı net olarak görülmekte.
Ultason ayrıca görerek biyopsi almada kullanılır. Ultrason probundan sokulan otomatik iğneler yardımı ile kanserli alandan kontrollü bir şekilde parça almak mümkündür.
Bilgisayarlı Tomografi ve MR : Ultrasonografi gibi prostat kanserini gösterme ve yayılma derecesini anlamada kullanılırlar.
Düz ve ilaçlı rontgen filimleri kanserin kemiklere veya akcigerlere yayılıp yayılmadığını anlamak için çekilir. Prostat kanserinden şüphelenildiği zaman iğne ile prostattan parça alınıp patolojide incelenilir.
Kemik Sintigrafisi : Kanserin kemiklere yayıldıp yayılmadığının anlaşılmasında kullanılan çok faydalı bir tetkiktir.
Prostat Kanserinde Tedavi
Cerrahi Tedavi:Prostat dışına taşmamış kanserlerde Radikal Prostatektomi denilen bir ameliyat yapılır. Ameliyatta prostat dokusu, çevre dokuları ve organlar olduğu gibi çıkarılır.
Şua Tedavisi (Radyoterapi) Dışarıdan belirli derecelerde ışın verilir. Böylece kanser hücreleri öldürülmeye çalışılır.
Hormon Tedavisi: İleri devre prostat kanserlerinde uygulanılır. Verilen ilaçlarla erkeklik hormonu testesteron sıfır düzeylerine yakın seviyelere indirilir.
Testislerin alınması: Erkeklik hormonu (Testesteron) un prostat kanserinin gelişiminde direk etkisi vardır. Erkeklik hormonuda testislerden salğılandığı için amaliyatla testisler alınır. Böylece prostat kanserini alevlendiren erkeklik hormonu kaynağı kurutulmaya çalışılır
İlaç tedavisi: (Kemoterapi) Kanser tedavisinde kullanılan ilaçlar prostat kanserinde de kullanılır.
Brakiterapi, prostat dışına yayılmamış kanserlerde radikal prostatektomi ameliyatına alternatif daha kolay ve daha kullanışlı kapalı bir ameliyat şeklidir. Bu ameliyatta şua yayan cisimcikler (seed) ultrason eşliğinde tümör içine veya tümöre yakın bir alana yerleştirilir. Bu uygulamada hastalara ortalama bir yıl boyunca radyasyon yayacak 100 civarında cisimcik yerleştirilir.Böylece prostat dışındaki (rektum vs)dokulara zarar vermeden kanser ışınlanabilmektedir.
Brakterapi ya tek başına yada şua tedavisi (Radyoterapi) ile beraber yapılabilir. Küçük prostatlılarda, düşük kanser evresi, düşük PSA seviyesi ve düşük gleason skoru varsa brakiterapi tek başına yapılabilir.
PROSTAT KANSERİ HAKKINDA SIKÇA SORULAN SORULAR
Prostat nasıl bir organdır, işlevleri nelerdir?
Prostat bezi erkek genital organlarından biri olup idrar kesesinin hemen altında, makatın önünde bulunur. İdrar kanalı prostat bezinin ortasından geçer. Testislerden salgılanan spermlerin olduğu sıvıyı boşaltan kanal prostatın içinden geçen idrar kanalına açılır. Prostatın salgısıda meninin bir bölümünü oluşturur. Prostat PSA adı verilen bir protein salgılar, bu protein meni ile birlikte atılır. Kandaki normal değeri 4ng/ml nin altıdır. Prostat hastalıkları PSA nın kandaki seviyesinin yükselmesine neden olurlar. Prostat kanserinde de bu artış daha fazla olur. Erkeklerde yaş arttıkça prostat bezi büyüyebilir ve idrar kanalını tıkayabilir. Bu durum idrar yapmada güçlük ile kendini gösterir. Bu hastalığa selim prostat büyümesi adı verilir. Bu aslında kanser olmamasına rağmen, prostat kanseri de aynı şikayetlere neden olabileceğinden kanser olmadığı gösterilmelidir.
Prostat kanseri nedir?
Prostat kanseri prostatı oluşturan hücrelerin kontrolsüz bir şekilde, gerekmediği halde çoğalmasıdır. Dünyada erkeklerde en sık görülen kanser türüdür.Yaşlı erkeklerin hastalığıdır.
Prostat kanseri için risk faktörleri nelerdir?
En güçlü risk faktörleri ileri yaş ve siyah ırktan olmaktır. Yaş arttıkça risk artar. Ailesinde, özellikle birinci derece akrabalarında prostat kanseri olanların prostat kanserine yakalanma oranı olmayanlara göre daha fazladır. Gerçek anlamda kalıtsal prostat kanseri çok nadirdir ve genellikle 55 yaşın altındaki erkeklerde görülür. Bazı çalışmalar diyetle alınan yağın prostat kanserine yakalanma riskini arttırdığını öne sürmüşlerse de bu henüz tam olarak kanıtlanmamıştır.
Prostat kanserinin belirtileri nelerdir?
Erken evredeki prostat kanseri belirti vermeyebilir. Aşağıda sayılan şikayetlerden herhangi biri olduğunda mutlaka bir doktora başvurulması gereklidir.
*Sık idrara çıkma (özellikle geceleri)
*İdrar yaparken zorlanma
*İnce ve kesintili idrar yapma
*İdrar yaparken acı veya ağrı duyma
*İdrarda kan görme
*Sırt, kalça ve bel ağrısı
Erken teşhis mümkün müdür?
50 yaştan başlamak üzere her erkek her yıl bir doktora rektumdan (makattan) parmakla muayenesini yaptırmalı ve kanda PSA baktırmalıdır. Bu şekilde henüz belirti vermemiş, hastada şikayete yol açmamış erken evredeki prostat kanseri yakalanabilmektedir. Eğer doktor muayenesinde şüpheli bir bulguya rastlar veya PSA değeri 4ng/ml’nin üzerinde olursa ileri tetkikler istenir.
Teşhis nasıl koyulur?
Yukarıda sayılan şikayetlerle başvuran hastaları doktor eldiven giyerek rektumdan parmağı ile muayene eder. Buna parmakla rektal muayene adı verilir. Bu muayene ile doktor rektumun hemen önünde bulunan prostat bezini hissederek büyüklüğü ve kıvamı hakkında bilgi sahibi olur. Ayrıca rektum içinden yapılan ultrason tetkiki (transrektal ultrasonografi) ile de prostat hakkında fikir elde edilebilir. Eğer doktor yaptığı muayene ve istediği tetkikleri (kandaki PSA ve transrektal ultrasonografi) şüpheli bulursa, prostattan iğne ile parça alarak (biyopsi) mikroskop altında incelenmesini isteyebilir. Bu işleme TRUS eşliğnde biyopsisi denir. Anestezi gerektirmez. Bu işlemin yan etkisi olarak her 200 hastadan 1 tanesinde biyopsi sonrası prostat enfeksiyonu gelişebilir. İdrarda ve büyük tuvalette kan görülmesi işlemden sonraki 2-3 gün devam edebilir. İşlemden sonraki ilk 2-3 haftada meni kanlı gelebilir. Eğer biyopsi negatif gelirse bu hastalar 6 ila 12 ay aralarla muayene ve PSA testi ile izlenirler. Aşağıdaki örnek videoda Ultrason eşliğinde nasıl biyopsi yapıldığını görebilirsiniz.
Eğer biyopside prostat kanseri teşhis edilirse, bir ürolog veya medikal onkolog pek çok faktörü göz önüne alarak tedavi planını belirler. Radyasyon onkologlarının da bu planlamada katkıları olabilir. Tedavi planlanmasında göz önünde bulundurulan en önemli unsurlar hastalığın ne kadar ilerlemiş olduğu yani evresi ve hastanın genel durumudur.
Hastalığın evreleri nelerdir?
Hastalık teşhis edildikten sonra, vücutta prostat dışında başka yerlere yayılıp yayılmadığını görmek için ek testler yapılır. Böylece hastalığın evresi belirlenmiş olur. Doktor bu amaçla bir akciğer grafisi, kemik sintigrafisi ve kan testleri isteyebilir.
Kanserin geliştiği organın dışına çıkıp başka bölgelere sıçramasına metastaz denir. Prostat kanseri komşuluk yolu ile meni kesesi (seminal vesicle), lenf dolaşımı ile lenf bezlerine ve kan dolaşımı ile kemiklere yayılabilir. En çok bel kemiklerine gider fakat kafa kemiklerine ve kaburga kemiklerine de sıçrayabilir. Daha nadir olarak karaciğer ve akciğerlere de yayılabilir.
Evre 1 hastalıkta, hastaların şikayeti olmaz ve kanser muayenede de saptanmaz. Tanı genellikle başka nedenlerle yapılan ameliyatlar sonrasında tesadüfen konur. Kanser hücreleri prostat dışına çıkmamışlardır.
Evre 2 hastalıkta, tanı genellikle ya kanda PSA seviyesi yükselmiş olduğu ya da makattan muayene sırasında prostat büyük olarak bulunduğu için yapılan ince iğne aspirasyon biyopsisi ile konur. Hastalık prostat bezi dışına çıkmamıştır.
Evre 3 hastalıkta, kanser hücreleri prostatı saran kapsülün dışına çıkıp prostatın yakın çevresindeki dokulara yayılmışlardır .
Evre 4 hastalıkta kanser hücreleri prostat dışında lenf bezlerine veya kemik, karaciğer ve akciğer gibi organlara sıçramıştır.
Nüks Hastalık:Tedavi edildikten sonra (ya tekrar prostatta ya da diğer organların birinde) hastalığın geri gelmesidir.
Tedavi şekilleri nelerdir?
Cerrahi Tedavi
Ameliyatla kanserli dokunun çıkarılması en sık kullanılan tedavi türüdür. Genellikle 70 yaşından genç, genel durumu iyi olan hastalarda, eğer hasta da kabul ederse tercih edilir. Bir kaç şekilde yapılabilir.
Radikal Prostatektomi: Prostat bezinin etrafındaki bazı dokularla birlikte alınmasıdır. Radikal prostatektomi karnın alt tarafından bir kesi ile yapılırsa retropubik, anüs ile skrotum (testisleri saran deri) arasından bir kesi ile yapılırsa perinanal prostatektomi adını alır. İdrar kaçırma ve cinsel güçte azalma (impotans) en sık rastlanan ameliyat sonrası sorunlardır.
Transüretral rezeksiyon (TUR): İdrarı dışarı attığımız kanal (üretra) içine bir aletle girerek, prostata ulaşılıp, kanserli dokuyu alma işlemine verilen addır. Genellikle ana tedavi öncesinde hastanın şikayetlerini gidermek amacı ile veya diğer medikal hastalıkları nedeni ile radikal prostatektomi ameliyatını olamayacak hastalarda yapılır.
Kriyocerrahi: Kanser hücrelerinin dondurularak öldürülme yöntemidir. Ülkemizde her merkezde yapılabilen bir tedavi değildir.
Brakiterapi, prostat dışına yayılmamış kanserlerde radikal prostatektomi ameliyatına alternatif daha kolay ve daha kullanışlı kapalı bir ameliyat şeklidir. Bu ameliyatta şua yayan cisimcikler (seed) ultrason eşliğinde tümör içine veya tümöre yakın bir alana yerleştirilir. Bu uygulamada hastalara ortalama bir yıl boyunca radyasyon yayacak 100 civarında cisimcik yerleştirilir.Böylece prostat dışındaki (rektum vs)dokulara zarar vermeden kanser ışınlanabilmektedir.
Brakterapi ya tek başına yada şua tedavisi (Radyoterapi) ile beraber yapılabilir. Küçük prostatlılarda, düşük kanser evresi, düşük PSA seviyesi ve düşük gleason skoru varsa brakiterapi tek başına yapılabilir.
Radyasyon tedavisi:
Tümör hücrelerinin ölmesini ve tümörün küçülmesini sağlar. Işın tedavisi vücut dışında bir makinadan ya da kanserli doku içine yerleştirilen materyaller (radyoizotop) aracılığı ile verilebilir. Işın tedavisi alan hastalarda impotans gelişebilir.
Hormon Tedavisi:
Kanser hücrelerinin büyümesini durdurmak amacı ile hormon verilmesidir. Pek çok şekilde verilebilir. Testosteron gibi erkek hormonları prostat kanseri hücrelerinin büyümesini sağlarlar. Testesteron üretimini dolaylı olarak engelleyen bazı maddeler (LHRH analogları gibi) veya anti-androjen ilaçlar kullanılabilir. LHRH analogları hipofiz bezi aracılığıyla etki eder ve dolaylı olarak testesteron üretimini engellerler. Anti-androjenler ise erkeklik hormonlarının etkilerini bloke ederler. Testesteron üretimi büyük oranda testislerde olduğundan bazen testislerin ameliyatla alınması gerekebilir, buna ise orşiektomi denir.
Kemoterapi:
Kemoterapi, kanser hücrelerini ilaçlarla öldürmeyi amaçlar. Kemoterapi damardan sıvı seklinde veya ağızdan hap olarak verilebilir. Kemoterapi vücuttaki kan dolaşımına katılarak, prostat dışına yayılmış kanser hücrelerine de etki eder. Bugün kemoterapinin prostat kanserinin tedavisinde önemli bir değeri yoktur, ancak yapılmakta olan klinik çalışmalar bu kansere daha etkili ilaçların bulunması yönünde devam etmektedir. Yukarıda sayılan tedavi seçeneklerini alıp fayda görmeyen hasta grubunda kemoterapinin etkinliği ile ilgili çalışmalar sürmektedir.
Evreye göre tedavi seçenekleri nelerdir?
Evre 1 ve 2 için;
Eğer hastanın şikayeti yoksa ve tümör yavaş büyüyorsa doktor hiçbir tedavi vermeden hastayı takip etmek isteyebilir ya da radyasyon tedavisi verilebilir veya radikal prostatektomi yapılabilir.
Evre 3 için ;
Hormon veya radyasyon tedavisi verilebilir. Hormon tedavisi ışın tedavisine ek olarak da verilebilir. Başka bir seçenek olarak radikal prostatektomi yapılabilir. Genellikle pelvik lenf bezi diseksiyonu da yapılır, ameliyat sonrası ışın tedavisi de verilebilir. Hastanın şikayeti yoksa ve tümör yavaş büyüyorsa doktor tedavi vermeden izlemeyi isteyebilir.
Eğer hasta tedavisi için ameliyat veya ışın tedavisi alamayacak durumda ise sadece şikayetlerini geçirebilmek amacı ile destek tedavisi verilebilir ki buna palyatif tedavi denir. Palyatif amaçlı olarak radyasyon, hormon tedavileri, kriyocerrahi ve transüretral rezeksiyon gibi tedaviler uygulanabilir.
Evre 4 için;
Bu evrede hormon tedavisi veya radyasyon tedavisi verilebilir. Kansere bağlı şikayetleri (örneğin idrara zor çıkma gibi) rahatlatmak amacıyla ameliyatlar yapılabilir. Eğer hasta yaşlıysa, başka ciddi tıbbi rahatsızlığı varsa ve hastanın önemli bir şikayeti de yok ise, mevcut olan tedavi seçeneklerinin yan etkilerini bu durumda kaldıramayacağını düşünerek doktor hastayı tedavisiz izlemek isteyebilir. Eğer hastanın şikayetleri devam ediyor ve hormon tedavisine yanıt alınamıyorsa hasta tedavide umut vadeden, sistemik kemoterapi içeren klinik çalışmalara dahil edilebilir. Kemik metastazları için ışın tedavisi verilmesi hastanın ağrı şikayatlerini azaltır.
Nüks hastalık için;
Bu aşamada tedavi seçimi, örneğin hastanın önceden hangi tedaviyi aldığı gibi pek çok faktöre bağlıdır. Eğer hastanın önceden ameliyatla prostatı alınmışsa ve kanser yine ayni bölgede ve küçük bir alanda geri gelmişse ışın tedavisi verilebilir. Eğer hastalık vücudun diğer bölgelerine sıçramışsa hormon tedavisi uygun olacaktır. Bu aşamada kemik ağrısı gibi hastalığa bağlı şikayetleri geçirmek için radyasyon tedavisi veya kemoterapi de verilebilir. Hastalar değişik kemoterapi ilaçlarını içeren klinik çalışmalarda yer almayı isteyebilirler.
ÖNEMLİ UYARILAR
·Prostat kanseri erkeklerde en sık görülen kanserdir.
·Daha çok yaşlı erkeklerin hastalığıdır.
·Sık idrara çıkma, idrar yaparken zorlanma, ince ve kesintili idrar yapma, idrar yaparken acı veya ağrı duyma, idrarda kan görme, sırt , kalça ve bel ağrısı olan erkekler mutlaka bir üroloğa başvurmalıdır .
Hastalığı erken evrelerde yakalayabilmek için 50 yaştan başlamak üzere her erkek her yıl bir doktora rektumdan (makattan) parmakla muayenesini yaptırmalı ve kanda PSA baktırmalıdır.
Düşük yağ içerikli, taze sebze meyveden zengin beslenme prostat kanseri riskini azaltmaktadır. Beslenmelerinde yüksek yağ içeren avrupa ve amerikan erkeklerde yüksek oranda porostat kanserine rastlanırken, düşük yağ içeren beslenme alışkanlığı bulunan japon ve çinli erkeklerde çok daha az oranda prostat kanseri görülmektedir.
Yıllar geçtikçe prostat kanseri görülme sıklığı artmaktadır. Bu riski azaltmak amacıyla kanserden koruyucu tedavi çalışmalarıda artmaktadır. Daha önce yapılan çalışmalarda diflorometilornitin (DFMO), isoflavinoidlerin, selenyum, A, D ve E vitamimleri, ve likopen gibi çeşitli maddelerin prostat kanserinden koruyucu özellikleri olabilecekleri tespit edildi. Ülkemizde pek yaygın olarak tüketilmeyen soyada bulunan isoflavinoid adlı maddelerin prostat kanserinden koruyucu etki yaptıkları uzun zamandır ileri sürülmektedir. Son yıllarda yapılan deneysel çalışmalarda soyada bulunan isoflavinoidlerin kansere karşı koruyucu etkisi yaratırken, Genistin adlı madde de kanser hücrelerinin gelişmesini durdurduğu saptandı. Soya içeren bir beslenme, kanser riskini azaltmada önemli rol oynamakta. Soyanın ayrıca yüksek oranda protein içermesi de önemli bir avantajı. Günde bir porsiyon kadar soya ürünü tüketilmesi prostat kanseri yanında akciğer, kalın bağırsak, mide ve meme kanserine karşıda koruma sağlamakta.
Kırmızı et yerine balık, düşük yağ içeren beslenme tipi, aşırı kilolardan kurtulma, bol sebze ve meyve, özellikle domates, portakal, mandalina, havuç tüketilmesi, selenyum, A ve E vitamini takviyesi prostat kanseri riskinizi azaltacaktır.